<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8 ... 60Devam -> 
İsim:RAMAZAN TAŞPINAR (ALİ OĞLU)
Zaman:02.01.2013, 19:39 (UTC)
Mesaj:Tüm yerli ve gurbetçi Karaadilli'li hemşerilerimin yeni yılını kutlar sağlık, huzur ve mutluluk dolu nice yıllar geçirmesini temenni ederim...

İsim:2013 e
Zaman:31.12.2012, 21:52 (UTC)
Mesaj:Allahım..! Kibrimizi kabartma,Elimizi daraltma,Şu günlerimizi aratma, 2013 te de bizleri senden başkasına yalvartma...

İsim:farkedilemeyen
Zaman:01.12.2012, 12:28 (UTC)
Mesaj:karaadilliye ne zaman bir iş sahası açılacak acaba ğençlerimiz işsizlikten dolayı şehir mezkezlerinde ömür çürüdüyolar bunu kim ne zaman görecek acaba
Yorum:Sorunuza bir nebze cevap olabilecek bir yazı:Almanya’da bol bol patates yetişir, buğdaydan fazla da patates tüketilir. Bunun sebebi patates unu fabrikaları var. Patatesler un haline getirilip çuvallara doldurulur, ekmeğe katılır, püre yapılır, belki yirmi çeşit yemekte kullanılır. Bu işin nazariyede kalmaması için marketten patates unu aldım. Kutunun üzerinde: “Kartoffel püree” yazılı; yani patates püresi... Diyor ki: “Tencereye yarım litre su, bir bardak süt koy; tuz at, kaynat. Sonra torbadaki patates ununu yavaş yavaş dök ve karıştır; on dakika kaynasın, biraz dinlendirdikten sonra servis yapabilirsin.” Bir kutuda üç torba var, her torbada yüz gram patates unu bulunuyor. Bu unu tatlılandırmak ve korumak için üç madde ilave edilmiş. Sohbetime katılan hanımlara sordum: “Biz alıp püre yapıyoruz.” dediler. Çeşitli firmalar, çeşitli markalar adı altında bunu piyasaya sürüyorlarmış. Soğan ve süt tozu karışımı patates unları da varmış. Elimdeki kutuda “Bu mal, Kasım 2002 yılına kadar kullanılabilir” yazılı. Bir sene evvel imal edildiğine göre patates unu iki sene bozulmadan kalabiliyor. Türkiye’deki patatesler ise mart ayında filizlenir, nisanda yenmez olur.
1960’ta Amerika’dan döndüğümde bu konuyu ta o zamanlar yazmış, sohbetlerimde söylemiştim. Hayret, kocaman Türkiye’de patates unu fabrikası kuran bir kişi çıkmadı. “Patateslerimiz elimizde kaldı” diye feryat edenler de çoktu. Gerçekten acaip bir milletiz, üretmesini de tüketmesini de bilmiyoruz. Yani ziraatımız çok iptidai usullerle yapıldığı gibi, mahsulümüzü kıymetlendiremiyoruz, hele hele ihracat yapmasını hiç beceremiyoruz. Fakat mazeret dedi mi bini bir para; devlet mani olur, bürokrasi var, vesaire... İnsanların beceriksizliğine kılıf araması ikinci bir suç!
Patates unu fabrikası nasıl kurulacak?
Alman ticaret ataşesine müracaat edilirse, bu fabrikaları kuracak firmaların telefonlarını size verir.
İnternetten aynı fabrikaların adresini alabilirsiniz.
Almanya’ya gelin, marketten bir kutu patates unu alın, üretici firmanın adresi yazılı, oraya gidip gereken bilgileri toplayın.
Ziraat veya Sanayi Bakanlığı’ndan veya ziraat fakültelerinden bu konuda gereken bilgiyi alabilirsiniz.
Almanya’daki Türk konsolosluğu da size yardımcı olabilir.
Türkiye’de en kısa zamanda birkaç tane patates unu fabrikası kurulmalıdır. Halkımız buğday tüketiminden patates tüketimine dönmelidir. Patates, buğdaydan bereketlidir. Bir tarladan alınan buğdayın beş, belki on misli kadar patates alınabilir.
Türkiye’de varlıklı aileler patatesi haşlayıp soyuyorlar; sonra mutfak robotunda onu püre haline getiriyorlar. Bazıları da haşlanmış patatesi elle yoğurup püre yapmaya çalışıyorlar.
Patates haşlanınca belli oranda vitaminlerin suya geçeceğini zannediyorum. Fakat asıl mesele patateslerin korunmasıdır. Türkiye’de sonbaharda sökülen patatesler altı ay dayanırken patates unu iki sene dayanıyor. Patates ununu ihraç etmek patatesten daha kolaydır. Nasıl ki seralar yirmi sene sonra ülkemize girdiyse patates unu fabrikası da belki elli sene sonra girecek. Yani Batılılardan elli sene sonra bu basit (mekanik) fabrikayı kuracağız, eğer becerebilirsek.
Tarihi bir olayı nakledeyim: 1882 ile 1885 tarihleri arasında Sivas’ta valilik yapan Halil Rifat Paşa, nahiye müdürlerine gönderdiği bir emrinde diyor ki: “Patata (patates) denilen ürün ki, yer elması gibi bir şeydir. Bu ürünü insan, hayvan yer ve ekmek yerini tutar. Çok yerlerde halk bununla beslenir. Bu ürün yağmur yağmasa da yine olur. Maazallah memlekete çekirge düşse, ekinleri yese patataya zarar vermez. Hasılı bu ürün yoksullar için pek faydalıdır. Hangi köyde ekilir ise her ev kendine yetecek kadar patata ekecektir. Ahaliye ektirmeyen müdürler, hükümetin tenbihini dinlemeyenler hakkında ceza verilecektir.” (Sivas Valiliği tarafından yayınlanan Tenbihnameler isimli eserin 73’üncü sahifesinden)
Velhasıl patates davası 1882’den beri sürüyor, halen de süreceğe benziyor; şimdi de patates unu fabrikası...
HEKİMOĞLU İSMAİL

İsim: zambak
Zaman:23.11.2012, 08:33 (UTC)
Mesaj:

SAKARYA TÜRKÜSÜ

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat?

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..

Necip Fazıl KISAKÜREK

.

İsim: atmışyedi
Zaman:15.11.2012, 17:18 (UTC)
Mesaj:öpsem bebek gözlerinden çok aglatırlar sarsam seni kollarım la birgün alırlar sevsem seni doyasıya yıpratırlar bir sürü kuru gürültü parçalar sevgimizi ey kader böylemi olmalı solmalı sevgililer....

İsim:NECMETTİN ULUSOY
Zaman:28.10.2012, 11:22 (UTC)
Mesaj:Güzel Bayramımız Kutlu olsun. Herşey gönlünüzdeki gibi olsun. hayırlı Günler.

İsim:Selahattin ŞENER
Zaman:28.07.2012, 16:25 (UTC)
Mesaj:Siteniz çok güzel olmuş yapanın ellerine sağlık. ben Şuhut Balçıkhisar'dan İstanbuldayım. Benim dedemde karaadilli kasabasından gelmiş Balçıkhisar'a karadirek sülalesinden HAYIRLI RAMAZANLAR..

İsim: atmışyedi
Zaman:23.07.2012, 17:53 (UTC)
Mesaj:Gözlerimde başlayan hayalin bütün bedenime yayılıyor ve içime işliyor.. Tıpkı yanımdaymışsın gibi, bana gülüyor ve dokunyormuşsun gibi ve sıkıca sarılıp, başını omzuma yaslıyormuşsun gibi.. Sen çölde bir vaha, ben seni arayan bir seferi.. Kokuna, sıcaklığına, gülüşüne, dokunuşuna hasret.. Herşeyi ile sadece seni aramaya, bulmaya çalışan ve sedece kendini sana adayan bir seferi

İsim: atmışyedi
Zaman:30.06.2012, 08:06 (UTC)
Mesaj:Hayatın en güzel anı... herşeyden vazgeçtiğiniz zaman...
Sizi hayata bağlıyan biri olduğunu düşündüğünüz andır...

İsim:ramazan
Zaman:09.06.2012, 15:33 (UTC)
Mesaj:atates Ekim 1995 yıllında uzayda yetiştirilen ilk sebze unvanına sahiptir.
Patatesin gerçekte bir diet bitkisi olduğunu biliyormusunuz?Bir orta boy patates sadece 100 Kaloridir.
Patatesde portakaldan daha fazla Vitamin C vardır.
Patatesde Muzdan daha fazla Potasyum vardır.
Patatesde Elmadan daha fazla Lif vardır.
Patates Amerika’da süt ürünlerinden sonra ençok tüketilen gıdadır.

 
 
Rk site ekleme
 
  Bugün Karaadilli Kasabasını 26 ziyaretçi onurlandırdı!
Rk site ekleme
 
  Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol